8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde İsviçre’nin Zürih, Bern, Basel ve Lozan gibi kentlerinde binlerce emekçi kadın ve devrimci örgütler, kapitalizmin ve ataerkinin yarattığı sömürü ve baskı düzenine karşı sokaklara döküldü. Gösteriler, Sosyalist, Komünist ve feminist kolektifler ve devrimci sendikalar tarafından organize edildi. Katılımcılar, kadınların kurtuluşunun ancak kapitalist sistemin yıkılması ve sosyalist bir devrimle mümkün olacağını vurguladı. Gösteriler, emekçi kadınların hem işyerinde hem de ev içinde karşı karşıya kaldığı çifte sömürüye ve şiddete karşı bir isyan niteliği taşıdı.
Zürih’te İzinsiz Gösteri ve Polis Şiddeti: Devletin Baskı Araçlarına Karşı Direniş
Zürih’teki gösteri, izinsiz olması nedeniyle polis tarafından engellenmeye çalışıldı. Ancak binlerce emekçi kadın ve devrimci örgütler, kent merkezinde toplanarak uluslararası emekçi kadın mücadelelerine dikkat çekti. Göstericiler, İran’daki “Jin, Jiyan, Azadi” (Kadın, Yaşam, Özgürlük) direnişi, Filistinli kadınların işgale karşı verdiği mücadele ve Rojava’daki Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesi gibi küresel mücadelelere destek mesajları verdi. Gösteri sırasında, maskeli bir grup tarafından İtalyan konsolosluğuna kırmızı boya dolu şişeler atıldı ve bazı binalara sprey boya ile “Kapitalizm Kadınları Öldürüyor”, “Ataerkiye ve Sömürüye Son” gibi sloganlar yazıldı. Polis, göstericilere biber gazı ve coplarla müdahale etti. Bu müdahale, devletin şiddet araçlarını nasıl kullandığını bir kez daha gözler önüne serdi. Göstericiler, polis şiddetini protesto ederek, “Devlet şiddeti, ataerkil şiddetin bir uzantısıdır” sloganları attı.

Bern’de Ataerkiye ve Kapitalizme Karşı Birleşik Mücadele Çağrısı
Bern’de düzenlenen gösteride ise katılımcılar, “ataerkil baskıya, queer karşıtı politikalara ve kapitalist sömürüye” karşı birleşik bir mücadele çağrısı yaptı. Gösteri çağrısında, “Artık kabul edemeyeceğimiz bir sistemin içinde yaşıyoruz: Emekçi kadınlar, LGBTQ+ bireyler, göçmenler ve işçiler, bu sistemin yükünü sırtlanıyor. Yerinden edilme, yükselen kiralar, sosyal güvencesizlik ve savaşlar, kapitalizmin ve ataerkinin ortak ürünleridir” denildi. Gösteride, özellikle emekçi kadınların ev içindeki görünmeyen emeğine ve düşük ücretli işlerde çalışmaya zorlanmalarına dikkat çekildi. “Evde, işte, sokakta, her yerde mücadele” sloganları eşliğinde yürüyen göstericiler, kadınların özgürleşmesinin ancak kapitalizmin yıkılmasıyla mümkün olacağını vurguladı.
Lozan’da Sendikalar ve Feminist Örgütler El Ele
Lozan’da ise sendikalar ve feminist örgütlerin ortak çağrısıyla düzenlenen gösteriye binlerce kişi katıldı. Gösteride, kadınların işyerinde karşı karşıya kaldığı cinsel taciz, ücret eşitsizliği ve güvencesiz çalışma koşulları protesto edildi. “Eşit işe eşit ücret”, “Güvencesizliğe son”, “Cinsel taciz işyerinden çekilsin” pankartları taşıyan göstericiler, emekçi kadınların hakları için mücadele çağrısında bulundu. Sendika temsilcileri, yaptıkları konuşmalarda, “Kadınların özgürleşmesi, sınıf mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kapitalizm, kadınları hem işyerinde hem de evde sömürerek çifte baskıya maruz bırakıyor. Bu sistemi yıkmak için hep birlikte mücadele etmeliyiz” dedi.
Juso’dan Kadına Yönelik Şiddete Karşı Acil Eylem Çağrısı
Genç Sosyalistler (Juso), Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yaptığı açıklamada, kadına yönelik şiddetin artan boyutuna dikkat çekti. 2025 yılında beş kadının öldürülmesini kınayan Juso, federal hükümeti kadına yönelik şiddetle mücadelede yetersiz kalmakla suçladı. Açıklamada, “Federal hükümet, İstanbul Sözleşmesi’ni tutarlı bir şekilde uygulamakta başarısız oldu. Kadınların ölümünden kısmen sorumludur. Acilen cinsiyete özgü şiddetle mücadele için ayrı bir yasa çıkarılmalı ve erkekler için ulusal bir önleme programı oluşturulmalıdır” ifadelerine yer verildi. Juso, ayrıca ataerkil şiddetin tüm kurbanları için resmi bir anma günü düzenlenmesi çağrısında bulundu. Açıklamada, “Kadına yönelik şiddet, kapitalist sistemin ve ataerkil yapıların doğrudan bir sonucudur. Bu sistemi değiştirmeden, kadınların özgürleşmesi mümkün değildir” denildi.
Küresel Mücadeleler ve Dayanışma: Jin, Jiyan, Azadi
Gösterilerde, uluslararası dayanışma mesajları öne çıktı. Zürih’teki katılımcılar, Rojava kürt emekçi kadınlarının özgürlük mücadelesi ve İran’daki “Jin, Jiyan, Azadi” (Kadın, Yaşam, Özgürlük) direnişine destek verdi. Bern’de ise göstericiler, dünya genelinde yükselen sağcı, milliyetçi ve anti-feminist politikalar karşısında birleşik bir mücadele çağrısı yaptı. Gösteriler, kapitalizmin ve ataerkinin yarattığı eşitsizliklere karşı sosyalist bir perspektifle mücadele edilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Göstericiler, “Dünya emekçi kadınları, birleşin!” sloganları eşliğinde, küresel mücadelelere destek mesajları verdi.
Devrimci Mücadele ve Kadınların Kurtuluşu
İsviçre’deki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü gösterileri, emekçi kadınların ve tüm ezilenlerin mücadelesinin kapitalizm ve ataerki olmadan özgürleşemeyeceğini bir kez daha gösterdi. Kadınların kurtuluşu, ancak kapitalist sistemin yıkılması ve sosyalist bir devrimle mümkün olacaktır. Kadınlar, hem sınıfsal hem de cinsel sömürüye maruz kalmaktadır. Bu nedenle, kadınların kurtuluşu, sınıf mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Gösteriler, bu mücadelenin bir parçası olarak, kapitalizmin ve ataerkinin yarattığı eşitsizliklere karşı bir isyan niteliği taşımaktadır. Kadınların özgürlüğü, ancak devrimci bir mücadeleyle mümkün olacaktır. Bu hedefe ulaşmak için örgütlenmeye ve mücadeleye devam edeceğiz.



