Zeytin Topraklarını Tehdit Eden Maden Projesine Dava Engeli: Mahkeme “ÇED Gerekli Değildir” Kararını İptal Etti

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Aydın’ın Söke ilçesine bağlı Yeşilköy ve Karacahayıt köyleri arasındaki zeytin tarlalarının ortasında madencilik faaliyeti yürüten Dinçler Madencilik şirketinin, alanını genişletmek için aldığı “ÇED gerekli değildir” kararı, bölge ekosistemi ve tarımsal varlıkların korunması adına önemli bir hukuki mücadele sonucu iptal edildi.

Aydın İdare Mahkemesi, verdiği kararla zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerinin ekolojik tahribatını göz ardı eden “ÇED muafiyeti” uygulamasını hukuka aykırı bularak, doğal varlıkların ve yerel halkın geçim kaynaklarının korunması yönünde emsal bir adım attı. Karar, özellikle iklim krizi ve gıda güvencesi tartışmalarının yoğunlaştığı bu dönemde, tarım arazilerinin madencilik faaliyetlerine açılmasının yaratacağı geri dönüşsüz zararlara dikkat çekti.

Tarım ve Madencilik Çatışması: Zeytinlikler Risk Altında

Bölgedeki zeytin tarlaları, yüzyıllardır süren tarımsal faaliyetlerin yanı sıra Akdeniz ekosisteminin karakteristik yapısını taşıyan bir biyolojik çeşitlilik alanı olarak öne çıkıyor. Madencilik projelerinin bu alanlara verdiği zarar, toprak kirliliği, su kaynaklarının tükenmesi ve mikroiklimin bozulması gibi çok boyutlu tehditler içeriyor. ÇED süreçlerinin atlanması, bu etkilerin bilimsel olarak değerlendirilmemesi anlamına gelirken, mahkemenin iptal kararı, “çevresel tahribatın önlenmesi” ilkesini ön plana çıkardı.

Yerel Direniş ve Hukuk Mücadelesi

Köylülerin açtığı dava, Türkiye’nin farklı bölgelerinde artan “ekolojik yıkım” tartışmalarına paralel olarak, doğa koruma mücadelesinin hukuki boyutunu bir kez daha gündeme getirdi. Özellikle zeytinlikler, meralar ve su havzaları gibi kırılgan ekosistemlerde madencilik ruhsatlarının verilmesi, hem yerel halkın yaşam hakkını hem de gıda üretiminin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Mahkemenin kararı, “ÇED gerekli değildir” uygulamalarının doğa tahribatını kolaylaştıran bir araç haline geldiği eleştirilerine yanıt niteliği taşıyor.

Sonuç: Ekoloji Hukuk Kazandı, Ancak Mücadele Sürüyor

Bu karar, benzer projelerde ÇED süreçlerinin şeffaf ve katılımcı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini hatırlatırken, zeytinlikler gibi tarımsal ve ekolojik değeri yüksek alanların korunması için emsal teşkil ediyor. Ancak, bölgedeki madencilik faaliyetlerinin tamamen durdurulması için mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor. Çevre örgütleri ve yerel hareketler, “yeşil alanların metalaştırılmasına” karşı hak temelli mücadelenin yaygınlaşması çağrısı yapıyor.

Not: Bu karar, Türkiye’deki çevre hukuku mücadelesinde “ÇED muafiyetlerinin” sorgulanması açısından kritik bir önem taşıyor. Ekosistem tahribatının önlenmesi için yargı kararlarının yanı sıra, yerel halkın katılımı ve bilimsel değerlendirmelerin zorunlu kılınması gerekiyor.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.