Halkçı belediyecilik adı altında kitleleri manipüle eden CHP’nin pek de halkçı olmayan politikaları bir bir gün yüzüne çıkıyor.
CHP’li Sarıyer Belediyesinde işçi düşmanı faaliyetlerin göstergesi olarak Yıldız Şen ve Ramazan Gökalp Özen, Disiplin Kurulu tarafından Kod 26 ile işten atıldı. Geçtiğimiz yıl kasım ve aralık aylarında işten çıkartılan Şen ve Özen “İşimizi geri istiyoruz” şiarıyla bugün saat 13.00’te Sarıyer Belediyesinin önünde basın açıklaması düzenledi.
“İşimizi geri istiyoruz! Sarıyer Belediyesi İşçileri” pankartı açan işçilere Emekli Meclisi de “Yaşasın Sınıf Dayanışması” pankartı açarak destek verdi.
Kod 26 zulmü ile işten atılan işçilerden Yıldız Şen basın metnini okudu. Şen, işçi sınıfın dayanışmasına atıfta bulunduğu konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
Değerli dostlar hepiniz hoş geldiniz. Bugün, haklı direnişini kazanan Polenez işçilerine “Selam Olsun” diyerek başlamak istiyoruz! Tarih, işçi sınıfının hak, onur ve adalet mücadelesiyle yazılmıştır. Polenez direnişinde emeğin gücünü gösteren işçilerinin örgütlü mücadelesi ve dayanışma ruhu, bizlere ilham veriyor. Ancak ne yazık ki, aynı dayanışmayı Sarıyer Belediyesinde uğradığımız haksızlıklara karşı, kendi sendikamızdan göremedik. Bizler, yıllardır Sarıyer Belediyesinde özveriyle çalışan, halkımıza hizmet etmeyi ilke edinmiş işçileriz. Ancak hiçbir somut gerekçe gösterilmeksizin, kötü niyetle uygulanan Kod 26 bahanesiyle işten çıkarıldık. Bu haksız uygulama yalnızca bizi işimizden etmedi, aynı zamanda işsizlik maaşı ve tazminat gibi en temel haklarımızı da elimizden aldı. Sendikanın sessizliği haksızlığa ortaklıktır.
Genel İş’in sessizliğine tepki
Disk Genel-İş’in işçilere sahip çıkmayarak Sarıyer Belediyesinin yanında yer aldığını halka teşhir eden Şen, şöyle konuştu:
Disk Genel-İş İstanbul Avrupa 1 No.lu Şube, işçilerin haklarını savunmak yerine, yalnızca aidat toplamayı görev bilmiştir. İşverenle yaptığı protokollerle, işçi haklarının gasp edilmesine zemin hazırlamış ve bizleri bu mücadelede yalnız bırakmıştır. Sarıyer Belediyesi ile iş birliği yaparak, işçilerin değil, işverenin yanında yer almıştır. Sendikanın, haklarını arayan üyelerine sahip çıkmak yerine sessiz kalması, bu haksızlıklara ortak olmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Oysa sendikalar, işçilerin sesini yükselten, haksızlıklara karşı direnen örgütlerdir. Fakat ne yazık ki bizim mücadelemizde sendikamız, bu sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Kod 26 suçlamaları itibarsızlaştırma aracıdır. Kod 26, işverenlerin kötü niyetle işçileri itibarsızlaştırmak için kullandığı bir yöntem hâline gelmiştir. Hiçbir somut kanıt olmaksızın sicillerimize asılsız suçlamalar işlenmiştir. İşyerindeki hak ihlallerine karşı durduğumuz için baskılara maruz kaldık, sürgün edildik ve nihayetinde hukuksuzca işten çıkarıldık. Sarıyer halkına çağrımızdır bizim mücadelemiz, yalnızca kendi işimize geri dönme mücadelesi değil; aynı zamanda Sarıyer halkının haklarını ve hizmet kalitesini koruma mücadelesidir. Çünkü işçinin emeği yok sayıldığında, halka sunulan hizmetler de zarar görür. Taleplerimizi hak ve adalet İçin buradan bir kez daha ilan ediyoruz: Kod 26 gibi dayanaksız suçlamalarla işten çıkarılan arkadaşlarımız derhal işlerine iade edilmelidir. İşsizlik maaşı ve tazminat haklarımız geri verilmelidir. Sendika, işçilerin yanında yer almalı ve işverenle yapılan adaletsiz protokolleri iptal etmelidir. İşçi hakları korunmalı, emeğe saygı gösterilmelidir. Siyasi partileri, emek örgütlerini ve Sarıyer halkını bu haksızlığa karşı dayanışmaya davet ediyoruz. Bugün bize yapılan hukuksuzluk, yarın başkalarına da yapılabilir. Sesimizi birlikte yükselttiğimizde, adalet yerini bulacaktır. Polenez direnişinden ve diğer işçi direnişlerinden aldığımız güç ve ilhamla, haksızlığa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Emeğin onuru için, susmayacağız! Hakikatin baş düşmanı zalim değil, ona göz yumanlardır. Haklı mücadelemizde yanımızda duran, sesimizi duyuran herkese teşekkür ederiz.
“Karda kışta çocuklarımızı işsiz aşsız bıraktılar”
Şen’in ardından söz alan Ramazan Gökalp Özen de “Bugün Emekli Meclisi aramızda. Sarıyer siyasetinden ve örgütlerden destek alamadık. Herkes Beşiktaş Belediyesi önünde. Burada da bir hak hukuk adalet mücadelesi var. Buradan da Sarıyer siyasetine bir sitemimiz olsun. Biz derdimizi hukuki bir şekilde anlatıyoruz. Bu karda kışta çocuklarımızı işsiz aşsız bıraktılar. CHP yönetimine sesleniyorum. Hak, hukuk, adalet sadece sizin için değil. Sendika dün Sarıyer Belediyesine Rıza Akpolat direnişine destek vermek için mesaj atmış. Burada direnen işçiler sendika üyesidir. Haksızlık, hukuksuzluk sadece yöneticiler için mi vardır. Hak, hukuk, adalet sadece güçlüler için mi aranacaktır?” diye belirtti.
“CHP’li yöneticiler işçi düşmanıdır”
İşçilerle dayanışmak amacıyla Sarıyer Belediyesi önüne gelen Emekli Meclisinden Türkan Albayrak ise “Direnişçilerin çoğunun sendika yöneticisi olduğunu görüyoruz. Sarıyer’de direnen arkadaşlarımız sendika yönetici. CHP’li yöneticiler işçi düşmanıdır. CHP’li yönetimler sendika yöneticilerini işten çıkararak onların hukukunu hakkını savunmasını istemiyor. İşçileri tek başına bırakan sendikalar ve hak, hukuk, adalet diyen partiler. Biz buradayız. Bizim size ihtiyacımız yok. Polenez’e, Maden’e hep birlikte giden sendikalar kendi işçilerini niye desteklemiyor? Direniş tek başına da kazanılır. Ben iki kez direndim, iki kez kazandım. Sendikalar yalnızca önümüzde bir barikat oluşturuyorlar” diye konuştu.
“Taraf tutuyormuşuz gibi gösterildik”
Sarıyer Belediyesinde temizlik işçisi olarak çalışan Bektaş Arslan da yaşanan zulme tepki göstererek şunları ifade etti:
Ben Sarıyer Belediyesinden 1 Ekim’de emekli olan ve sokaklarda temizlik yapan bir arkadaşım. İsmim Bektaş Arslan. Buradaki arkadaşlardan iki kişi benimle beraber işçi temsilcisiydi. Anlatıyorlar ama tam olarak halkın anlayacağı şekilde anlatamıyorlar. Vatandaş işin başlangıcını bilmezse bu arkadaşların başına ne geldiğini anlaması mümkün değil. Bizim, Belediye ile yaptığımız sözleşmelerde, enflasyon farkı olarak ek protokol hakkımız vardı. Enflasyon yüzde 30’lardan yüzde 80’e çıkınca, biz ek protokolün devreye sokulmasını ve ek protokolden doğan hakkımızın verilmesini istedik. Bunun içinde eski belediye başkanı Şükrü Genç’e ve yönetime müracaat ettik. Onlarda mali durumumuz neyse bunu görüşelim ve işçi zarara uğramasın dediler. Sendika şube başkanımız Mehmet Pehlivan’a da durumu ilettik. Onlar da “Seçim yaklaşıyor, eğer böyle bir enflasyon farkı alınırsa Sarıyer Belediyesinde, diğer belediyelerdeki işçilerde uyanır ve sonra herkes bunu ister” diyerek CHP’li belediyelerle seçim öncesi kafa kafaya gelmemek için bunu kabul etmediler. O zamanlarda Şükrü Genç’in rakibi ya da aday olup olmayacağı bile belli değildi. DİSK’in Şube Başkanı Mehmet Pehlivan bu işi geciktirdi. Biz de enflasyon farkını alırken, sanki eski belediye başkanı Şükrü Genç’in tarafını tutuyormuşuz gibi bir duruma sokulduk.