Türkiye ve Kuzey Kürdistan hapishanelerinde bulunan Maoist Komünist Partisi (MKP) dava tutsakları, Maoist Parti’nin 53’üncü kuruluş yılını selamlayan bir açıklama yaptı. Maoist tutsaklar yaptığı açıklamada “53’üncü Savaş Yılında Parti ile Birleş, Tasfiyeciliğe Karşı Dur!” dedi.
Elimize mektupla ulaşan Maoist tutsakların açıklamasının tamamı şu şekilde:
“Devrim yapmak için devrimci bir partinin olması gerekir. Devrimci bir parti olmadan; Marksist-Leninist devrimci teori temelinde ve Marksist-Leninist tarzda inşa edilmiş bir parti olmadan emperyalizmi ve uşaklarını alt etmek üzere işçi sınıfına ve geniş halk kitlelerine önderlik etmek olanaksızdır.” Mao Ze Dong
Tarihin tekerleğini ileriye doğru döndüren kitlelerin yaratıcı gücüne dayanan MLM (Marksizm-Leninizm-Maoizm) bilimi, insanlığın kurtuluşu ve altın çağa yürüyüşünde yol gösterici durumdadır. Emperyalist-kapitalizmin dünya ezilen ulus ve halklarına reva gördüğü savaş, katliam, açlık-yoksulluk sarmalında zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların kabaran öfkesi, düşmanının uykularını kaçırır duruma gelmiştir.
İleriye doğru gelişen tarihin bir parçasında başta komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş olmak üzere az sayıdaki insanın emek ve çabalarıyla bu tarih sahnesinde yerini alan Maoist Parti; 53 senedir kararlı, ilkeli, iddialı ve mütevazi mücadele yaşamını sürdürmektedir. Türkiye gibi faşist diktatörlüğün hüküm sürdüğü bir coğrafyada ağır bedeller gerektiren savaş-mücadele yaşamını ilk günkü kararlılıkla, inat ve bilimsel inançla sürdüren partimizin tüm fonksiyonellerini kızıl selamlarımızla selamlıyoruz.
Ezilen-sömürülen, faşizmin iktidarı altında açlığa-yoksulluğa ve işsizliğe mahkûm edilen, gözaltına alınan, tutuklanan; işkence, katliam ve soykırımlardan geçirilen geniş halk kitlelerinin devrimcileştiğini hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkla ortaya koyan; devrimci halk kitlelerinin kurtuluşu için her türlü bedeli ve neticeyi göze alarak çalışan; doksan günü aşan işkencelerde onların kurtuluş davasını canı pahasına savunan; halka ve devrime olan bağlılığını ser verip sır vermeme kararlılığıyla tescilleyen; düşmanı ininde yenilgiye uğratan komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 52’nci, “Hareketimiz Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünüdür” diyerek kuruluşuna önderlik ettiği Maoist Komünist Partisi’nin kuruluşunun 53’üncü yılındayız.
Mustafa Suphi ve 15 yoldaşının Kemalistlerce Karadeniz’de hunharca katledilmesinin sonra TKP’nin başına revizyonist önderlik geçti. Türkiye ve K. Kürdistan devrim mücadelesinin üstü ölü toprakla kapatıldı. 71 silahlı devrimci çıkışıyla 50 yıllık bu ölü toprak atıldı, devrim mücadelesi tekrardan nefes almaya başladı. Fakat bununla beraber 50 yıl boyunca hâkim olan sınıf iş birlikçisi reformist-revizyonist çizgiden henüz köklü kopuş gerçekleştirilememişti. Bu kopuş gerçekleşmeksizin ne işçi sınıfı, köylülük ve tüm ezilen sınıfların devrim ihtiyaçlarını açığa çıkarmak, bu ihtiyaçlarını ortak bir amaç hâline getirmek ve devrime giden gerçek kurtuluş yoluyla buluşturmak mümkündü ne de bunu gerçekleştirecek ve bunu da sonuna kadar ve kararlıca önderlik edecek komünist partisini inşa etmek olanaklıydı.
Kaypakkaya, TİİKP (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi) Program Taslağı Eleştirisi altında 5 Temel Belge’de ortaya koyduğu görüşleriyle uluslararası komünist hareketin kızıl bayrağını dalgalandırarak bu köklü karşı koyuşu gerçekleştirdi. Revizyonizmin, oportünizmin ideolojik kaynağı olan Kemalizmden Kürt ulusal sorununa, devrimin niteliğinden stratejisine, işçi-köylü ittifakından halkın birleşik cephesine; Yeni Demokratik Devrim’den, sosyalizm ve komünizme kadar tüm mesele ve konulardaki sorunlarıyla hem uluslararası komünist hareketi temsil etmiş, MLM teorisini Türkiye ve K. Kürdistan somut gerçekliğiyle birleştirmiş hem de parlamentarist, revizyonist ve sosyal-şoven çizgi ve anlayışlar ve küçük burjuva Fokocu devrim anlayışlarına proletaryanın komünist cephesinden yanıt vermiş oldu. Kaypakkaya’yı kendi döneminin diğer devrimci önderleri Mahirlerden, Denizlerden; kurduğu Proletarya Partisi’ni ise THKPC ve THKO’dan ayıran, komünist yapan tam da bu gerçekliktir.
71 devrimci çıkışı ve 72 kopuşuyla atılan ölü toprak, tasfiyeciliğin derinleştiği bugünlerde “silahlı mücadelenin dönemi kapandı” safsataları eşliğinde yeniden gündemde. Genel olarak silahlı mücadele, özel olarak ise Halk Savaşı ve özgün biçimi olan gerilla savaşı musalla taşına yatırılmak, ruhuna sela okutulmak isteniyor. Faşist Türk devleti bizleri Şefik Hüsnüleştirmeye çalışarak Türkiye ve K. Kürdistan halklarını silahsızlandırmak ve bu yolla faşist iktidarını güvence altına almak istiyor. Suriye örneğinde bir kez daha kanıtlandı; halkın komünist ve devrimci partileri yoksa halkın en görkemli isyan ve ayaklanmaları devrime değil kendinden öncekini de aratan daha faşist, daha gerici bir iktidara çıkabiliyor! Lazkiye ve Tartus örneğinde bir kez daha görüldüğü üzere; halkın silahlı gücü, devrimci ordusu yoksa hiçbir şeyi yoktur, katliamlar altında ezilmekten kurtulamaz!
Faşist Türk devleti “Ya silahlı mücadeleyi bırakırsınız ya da silahlarınızla birlikte gömülürsünüz” tehditleri altında tasfiyeci süreci hızlandırmak istiyor. 53’üncü savaş yılını bu tasfiyeci kuşatma ve saldırı altında karşılayan Maoist Komünist Partisi’nin önünde iki yol, iki seçenek değil tek yol tek seçenek var: Kaypakkaya yoldaşın kurduğu ve Süleyman Cihanlar, Kazım Çelikler, Cüneyt Kahramanlar, Cafer Cangözler, 17’ler ve 600’ü aşkın ölümsüz yoldaşımız; bir o kadar gazi, onlarca tutsak yoldaşlarımızın, mücadele içinde öğrenerek öğreten, çelikleşen, emek veren, yarattıkları değer ve bedellerle bu günlere gelen, gerçekleştirdiği 3. Kongre’de de Kaypakkayacı savaş güzergahındaki ısrar ve kararlılığını teyit eden partimiz Şefik Hüsnüleşmeyecek, tasfiye bataklığına asla ama asla girmeyecektir.
Kaypakkayacı çizginin ifadesi olan parti 3. Kongresi’nin pratiğiyle buluşacak,
Kaypakkayacı savaş güzergahında birleşerek ilerleyeceğiz. Partimiz bu zorlu süreçte Kaypakkayacı parti olması itibarıyla omuzlarına özel olarak binen görev ve sorumlulukların bilincindedir. Bu görevi ve sorumluluklarını en azami çaba içinde yerine getirerek Türkiye ve K. Kürdistan halklarının silahsızlandırılmasına izin vermeyecek, gerilla savaşını büyütecek, faşist, Kemalist cumhuriyeti yıkarak Türkiye ve K. Kürdistan Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni kuracaktır. Zafere giden yol Şefik Hüsnülerin teslimiyetçi, iş birlikçi yolu değil Kaypakkaya’nın temsil ettiği MLM’nin ışıklı yoludur.
Bu duygu ve sarsılmaz inançla partimiz Maoist Kominist Partisi’nin 53’üncü savaş yılını kutluyor ve son sözü Kaypakkaya yoldaşa bırakıyoruz.
“Eğer bir komünist hareketin taşıması gereken niteliklere sahip olur ve bunları sürekli olarak korursak, hareketimizin hızla büyüyüp gelişeceğine, halk kitleleri arasında dal budak salıp kökleşeceğine derinden inanıyoruz. Çünkü halk tava gelmiş toprak gibidir, bizler de sağlam ve yeşermeye hazır tohumlar olmalıyız.”
Maoist Komünist Partisi Dava Tutsakları