İstanbul’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen 23. Feminist Gece Yürüyüşü, bu yıl da devletin yoğun engelleme ve baskılarına rağmen gerçekleştirildi. Taksim ve çevresinde oluşturulan polis ablukası ve yürüyüşün yasaklanması, iktidarın kadınların özgürlük mücadelesine duyduğu korkuyu bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak kadınlar, tüm engellemelere rağmen Sıraselviler’de bir araya gelerek Cihangir’e doğru yürüdü ve “Jin, jiyan, azadi” (Kadın, yaşam, özgürlük) gibi sloganlarla seslerini duyurdu.
Yürüyüş boyunca atılan sloganlar, sadece cinsiyet eşitsizliğine değil, aynı zamanda iktidarın muhafazakar politikalarına ve aile kurumuna yönelik bir eleştiriyi de içeriyordu. “Batsın, batsın, aileniz batsın” gibi sloganlar, kadınların sadece patriyarkaya değil, bu yapıyı besleyen sistemik sorunlara da isyanını ifade ediyordu. Kadınlar, yürüyüş sırasında son yıllarda katledilen kadınların isimlerini tek tek okuyarak, “Burada!” diye haykırdı ve adalet taleplerini bir kez daha dile getirdi.
Polisin yürüyüşe müdahale etmesi ve kadınları gözaltına alması, devletin şiddet aygıtlarının baskıcı karakterini bir kez daha ortaya koydu. Gözaltına alınan kadınlar, ters kelepçe uygulamasıyla bir kez daha devletin baskıcı yüzüyle karşı karşıya kaldı. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin açıklamasına göre en az 70 kişinin gözaltına alınması, kadın hareketine yönelik korkunun bir göstergesiydi. Ancak bu baskılar, kadınların mücadele azmini kırmak bir yana, daha da güçlendirdi.
Yürüyüşte okunan basın açıklamasında, kadınların patriyarkaya karşı verdikleri mücadelenin yüzyıllardır sürdüğü vurgulandı ve dünyanın dört bir yanındaki kadın direnişlerinden ilham alındığı belirtildi. Arjantin’den Orta Doğu’ya, Filistin’den ABD’ye kadar kadınların ve LGBTİ+ bireylerin mücadelelerine atıfta bulunularak, küresel bir dayanışma mesajı verildi. Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve “Aile Yılı” gibi politikaların kadın haklarını geriye götürdüğünü ifade ederek, eşitlik, özgürlük ve şiddetsiz bir yaşam taleplerini bir kez daha dile getirdi.
Bu yürüyüş, sadece Türkiye’deki kadın hareketinin değil, dünya genelindeki mücadelenin de bir parçası olarak görülmelidir. Kadınların sokaklarda attığı sloganlar ve gösterdiği direniş, sömürüsüz ve özgür bir dünya mücadelesinin önemli bir adımı olarak tarihe geçti. Kadınlar, her türlü engellemeye rağmen sokaklarda olmaya ve haklarını savunmaya devam edeceklerini bir kez daha gösterdi. “Feminist mücadele hayatlarımızı ve dünyayı değiştiriyor” diyen kadınlar, patriyarkaya, şiddete ve eşitsizliğe karşı seslerini yükseltmeye devam edeceklerini belirtti.
Kadınların sadece cinsiyet eşitsizliğine değil, aynı zamanda sistemik adaletsizliklere karşı da mücadele ettiğini bir kez daha ortaya koydu.
