Günü Yanıtla Geleceğe Yürü Geçmişten Öğren

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tahlilci olmalıyız. Toplumsal ve iktisadi koşulların sürekli hareket halinde olan özü ancak diyalektik tarihi materyalist düşünceyle doğru biçimde tahlil edilebilinir. Her değerlendirmenin dayandığı toplumsal köken vardır. Düşünceler ise sınıflar üstü değildir, aksine her düşüncenin hangi sınıfın çıkarlarını temsil ettiğine dikkatle bakılmalı. Devrimci teori bunu açıklar. Elbette toplumu oluşturan sınıflar köksüzde değildir, tarihin belli bir aşamasında ortaya çıkmışlardır ve ileriye doğru akışkan toplumun geleceğinde belirli koşullar altında sınıflar ortadan kalkacaklardır. Her sınıfın dünyası, siyasal refleksi, yönetme kabiliyeti, yada bir bütün onda içkin olan sosyal sınıfsal nitelik bir anda ortaya çıkan bir şey değil kendisinden önceki nesillerden devraldığı olumlu ve olumsuz yönleri bağrında taşır. Esasta dayandıkları sınıfın amacı ve düşüncesini temsil eden partilerde çağdaş toplumun ayrışmış sınıfsal gerçekliğinin zorunlu bir sonucu ve ifadesi olarak farklı farklı sınıfları temsil ederler. Çıkarları karşıt olan ve sürekli çatışma halinde sınıflar arası mücadeleye yön veren partiler – ister burjuva ister proletaryanın olsun – kendi sınıf çıkarları yönünde hareket etmeleri var oluşlarının tabii sonucudur. Burjuva partiler toplumda burjuva sınıfın iktidarı altında sömürünün sonsuza dek süreceği bir yönetimden yanadırlar ve kapitalist toplumun meşruluğunu her türden hile, entrika, çarpıtma ve devlet zor ağıyla idealizm, din, milliyetçi düşünce ile halkın aldatılması ve özel mülkiyeti güvenceleyen hukuk, buna denk düşen gerici ahlak anlayışı, aile ve kültür biçimi sürekli kötülüğün üretildiği mevcut düzenin savunucularıdır. Sömürülen ve ezilen kitlelerin proletaryanın önderliğinde yep yeni sosyalist bir düzen kurması, yalandan, idealizmden, milliyetçilik ve dinin köreltici düşüncesinden toplumun kurtarılması, özel mülkiyet düzeninin yerine toplumsal mülkiyet düzeninin kurulması, yeni bir ahlak, aile ve kültür-sanat biçiminin yaratılacağı sistemin savunusu ise halkın özgürlük arayışını temsil eden proletarya partisidir. Komünist parti acı çeken, anlatılmaz zalimliklere uğrayan, kanı emilen işçi sınıfı ve tüm emekçi halkın geleceğini temsil eden en bilinçli irade ve eylem merkezidir. Burjuva partiler ile proleter parti arasındaki karşıtlık özünde iki karşıt toplumsal düzen olan kapitalizm ile sosyalizmin karşıtlığıdır. Komünist parti bir kuvvet olma vasfına uygun olarak halkın gereksinimlerinin doğru tespit edilmesini sınıf mücadelesi açısından tayin edici önemde görür.

Toplumsal çelişkilerin ve sınıfların karşılıklı güç ilişkilerinin görülmesi ve derinden kavranması sosyal somut olgulara her türden dogmatik ve sübjektif düşünceden arınmış biçimde çıplak haliyle bakabilmekle orantılıdır. O halde temel soru şudur: Toplumu ve kendi durumunu anlamak için yeterince tahlilcimiyiz? Etrafımızı saran sosyal gerçekliklerin dayandığı ekonomik temel üzerine yeterince düşünüyormuyuz? Eğer üretimin maddi temeli ve onun üzerinde oluşmuş ilişkilerin niteliği üzerine yeterince düşünülmüyorsa doğru tahlillerin yapılması da olanaksızlaşır. Sık sık dikkat çekiyoruz, günün üretim ilişkilerine ve maddi üretim temelinin Marksist analizini yapamayan kişi tarihi gerçeklerden de doğru sonuçlar çıkaramaz. Kişi için geçerli olan bu olgu gönüllü ve bilinçli proleter öğelerden oluşan komünist parti içinde geçerlidir. Toplumun genel niteliğinin materyalist diyalektik tahlili doğru siyasi ve politik çizgi için belirleyici olduğu gibi, fabrika, mahalle, köy, semt her neresi olursa olsun emekçi kitlelere ulaşma ve işçi sınıfının örgütlenme meselesinde gerekli olan taktik ve araçların doğru tayini içinde belirleyicidir. Şayet programımız değişen koşullar karşısında eskimişse değiştirmekte neden tereddüt gösterelim?

Günün kaosu, karmaşası, sınıf savaşımındaki yetmezliklerle birikmiş yükün toplumsal köklerine ve önderliğin yetersizliğine bakılması yerine tarihin yarıklarında kazı yapılarak bir nevi bu yükün geçmiş koşulların omuzlarına bırakılması gibi bir anlayışın kendisi de günün ve geleceğin değil geçmişin konusu haline geldiği unutulmamalı. Marksistlerin tarihi değerlendirmeleri günün sınıf mücadelesi meselelerine açıklık getirir ve yürünmesi gereken yola ışık tutar. Bu bağlamda geçmiş defterleri karıştırarak oportünist düşünce ve pratiğe kılıf uydurulması için tarihi kendilerine uydurmak günün başarısızlıklarını geçmişteki hataları örnekleyerek örtmeye çalışan eğilim ile tarihe gelecek için bakan komünistlerin bakış açıları arasında hiçbir benzerlik yoktur. İbrahim Kaypakkaya yoldaşın temelini attığı ve iktidarın kazanılması hedefiyle sürdürülen sınıf mücadelesi geleneğinin küçümsenemez bir deneyimi vardır. Partinin sadece olumlu yanı bugünün mücadelesinde itici güç değil, bununla birlikte olumsuzlukları da öğrenmesini bildikçe itici güçtür. Öğrenme kabiliyetinin geliştirilmesi daima önemlidir. “Kaypakkaya’yı günün koşullarına uyarladıklarını” söyledikten sonra parti tarihini “dogmatizm ve sübjektivizmin yatağı” olarak “mahkum etme”ye kalkışıp “gelişmenin önündeki engeller kaldırıldı” demekle gelişme ve sorun çözülmüş olmuyor. Bu anlayışta olanlarda sırıtan sübjektif ve dogmatik düşünce gerçeği bu tür söylemler ile gizlenemiyor. Proletarya partisi çizgisinden kopan “3.Kongre”ciler “gelişme” vaat etmiş, Marksizm’in uygulanmasında ısrarcı olan biz parti güçlerini “engel” göstermişlerdi, ama çok geçmeden dönüp dolanıp “ortada örgüt yok” itirafında bulunmaları onların nesnel tahlilciler olmadıkları, toplumun yapısını tarihi materyalist düşünceyle değerlendirmediklerini gösterir.

Marksist-Leninist-Maoist evrensel düşüncesine “eskimiş” muamelesi yapılarak Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ı yeniden tahlil etmeye kalkışanların bu önemli işi yüzüne gözüne bulaştırmalarında şaşılacak bir yön yok ama bundan da ürkmemek gerekir. Elbette Maoist partiye çok büyük zarar verilmiştir, ama öte yandan bu işin nasıl yapılması gerektiğinin örneğini oluşturmuşlardır. Toplumun tahlil edilmesi doğru ve iyiyken, toplumun diyalektik materyalizm düşüncesiyle değil de sübjektif ve dogmatik düşünceyle tahlil edilmeye çalışılması ise kötü ve zararlıdır. Bu kötü örnek sınıfaların mevcut durumu, iktisadi yapıdaki sürekli değişmenin analiz edilmesi gerekliliğine seyirci kalmayı değil, Marksist-Leninist-Maoist düşünceyle tahlil yapılması gerektiğini söyler. Yüzeysel ve tek yönlü anlayışlardan kopmak şarttır.

Geçmişte yenilgilere yol açan hatalarımızın sosyal kökenlerinin kavranması günümüzün sosyal ve iktisadi hal ve şartların doğru biçimde analiz edilmesinden geçer. İster politik, ister toplumsal gerçeklikler yönünden olsun komünist teoriyle aydınlığa kavuşturulmuş başlıca meseleler aynı zamanda tarihi değerlendirmeleri de içerir. Politik siyasi hatta hatalara sebebiyet veren toplumsal kökenlerin anlaşılmasını sağlar. Bu bağlamda devrimin ihtiyaç duyduğu mevcut iktisadi maddi temel ve sınıfların durumuna açıklık kazandırılması çabası içermeyen, geçmişe yönelik çoğunlukla da tek yanlı biçimde hatalara odaklanmış yüzü gelecekten ziyade geçmişe dönük eğilimin geleneğimizde var olan değerlendirme enflasyonu esas olarak geçmiş ve gelecek karşıtlığında geleceğe ilerlemede gerekli olan teori, araç ve yönelimlerde cevap verememenin bir sonucu olarak bu hatalı anlayışı geçmişin labirentlerinde dolaşmaya prangalamaktadır. Bu hatalı eğilim günün ve geleceğin sorunlarına çözüm aramıyor, geçmişin kırık dökük enkazında kurulmuş barakasında esas olarak tek yönlü biçimde bitince tekrar tekrar başa saran kaset gibi “başarısızlığın” manzarasını sunar. Bugün işçi sınıfının devrim uğruna örgütlenmesi sorununu doğru yanıtlayıp-yanıtlamaktan daha çok sübjektif düşünceyle varılan hatalı sonuçlar geçmişte yaşanan olumsuzluklar öne çıkarılarak tezgaha konularak revizyonist oportünist fikirler bu zararlı eğilim tarafından gözden kaçırılmaktadır. Bu nedenle içte yada dışta sunulmuş teorinin toplumsal gerçeklere dayanıp-dayanmadığına dikkatle bakılmalı. Biz proleter devrimciler bugüne yanıt olmak geleceği kazanmak istiyoruz. Kaypakkayacı çizgi toplumsal şartlara yanıt vermesi gereken komünist çizgidir, donuk değil nesneldir. Analizlerimizle yürüyelim, bizi geriye çeken ne varsa ondan kurtulmak, devrimci teoriyi pratikle uygulamak acil görevdir.        

Yorumlar kapalı.