Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerinde, 32 yıl önce Cizre’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Ali Karagöz için adalet istedi.
Her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları eylemlerinin 1044’üncüsünü gerçekleştirdi. Karanfiller ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri, bu hafta 32 yıl önce Şırnak’ın Cizre ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Ali Karagöz için bir araya geldi. Açıklamayı gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yarıcı okudu
Setenay Yarıcı, “Yarın bayram. Ancak biz kayıp yakınları olarak, aile buluşmalarının, huzur ve barışın simgesi olan bu günlere, kayıplarımızdan bir haber alamamanın derin acısı ve adalete ulaşamamanın yakıcı öfkesiyle giriyoruz” diyerek sözlerine başladı. Barışın egemen olacağı bayramlar için demokrasiye ihtiyaç olduğunu söyleyen Yarıcı, “Adalet, eşitlik ve özgürlük değerlerinin teminatı olan hukuk kurallarına iktidarın da tabi olmasına ihtiyacımız var. Çünkü adalet ve hukuk güvenliğinden yoksun toplumlar, sürekli bir gerilim ve belirsizlik içinde, güvencesiz bir hayat sürmeye mahkûm olurlar” dedi.
32 yıl önce Cizre’de gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan 42 yaşındaki Ali Karagöz’ün akıbetini sormak için bir araya geldiklerini ifade eden Yarıcı, sözlerine şöyle devam etti: “42 yaşındaki, altı çocuk babası Ali Karagöz, Cizre merkezdeki Cudi Mahallesi’nde yaşıyor ve hayvan ticaretiyle geçimini sağlıyordu. 27 Aralık 1993 sabahı erken saatlerde askerler ve Kamil Atak’a bağlı korucular evine baskın düzenleyerek onu gözaltına aldı. Ayşe Karagöz, eşini zorla götüren askerlerin peşinden gitti. Bir süre sonra yolda Şevkiye Aslan ile karşılaştı. Şevkiye, eşi İskan Aslan’ın da gözaltına alındığını ve Ali Karagözle ellerinden birbirlerine bağlanarak korucu başı Kamil Atak’ ve Kukel Atak’ın evinin altındaki bodruma götürüldüklerini söyledi. Ayşe Karagöz, eşinin serbest bırakılmasını talep etmek için Atak’ların evine gitti ancak ‘eşini sormaya devam ederse kendisinin de öldürüleceği’ tehdidiyle karşılaştı.
Ayşe Karagöz, bunun üzerine savcılığa dilekçe ile başvurdu ve eşinin bulunmasını talep etti. Ayşe Karagöz daha sonra Savcılığa verdiği dilekçeyle ilgili gelişme olup olmadığını sorduğunda dilekçesinin işleme konmadığını öğrendi. Eşini aramaya devam eden Ayşe Karagöz, sürekli tehdit edildi, hiçbir bilgiye ulaşamadı 2009 yılında Midyat Cumhuriyet Başsavcılığına ifade veren korucu Mehmet Nuri Binzet, Kamil ve Kukel Atak’a ait Cudi mahallesinde bulunan evin bodrum katlarında nezarethane olarak kullanılan odalar bulunduğunu, buraya getirilen kişilerin Cemal Temizöz’ ün bilgisi dahilinde sorgulandıktan sonra infaz edildiklerini anlattı.
Ayşe Karagöz, 18 Mart 2009 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına tekrar başvurdu. 2009/435 soruşturma numarasıyla ifadesi alındı ancak bu güne kadar etkili bir soruşturma yürütülmedi. Ali Karagöz’ün akıbeti karanlıkta bırakıldı, bilinen failleri cezasızlıkla korundu.”
‘Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’
Yarıcı, “Kaç yıl geçerse geçsin, Ali Karagöz ve gözaltına kaybettirilen tüm kayıplar için “adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
Açıklamanın ardından konuşan kayıp yakını Hanife Yıldız, “Kayıplarımız üzerinden kaç bayram geçti. 59 bayram geçti. Kaybedilenlerin mezarları olmadığı için Galatasaray Meydanı’nı kendimize mezar görüp geliyoruz. Ama biz sadece kendimiz için burada olmuyoruz. Biz adaleti herkes için hukuku herkes için olsun diye mücadele ediyoruz” dedi.
Son olarak konuşan kayıp yakını Hanım Tosun ise konuşmasında şunları dile getirdi: “Bugün arife günü herkes mezarlığa koşuyor. Ama maalesef biz Galatasaray’a koşuyoruz. Biz bugün de sabah erkenden hiçbir şey yapmadan kalkıp Galatasaray Meydanı’na geldik. Biz bu güzel insanların resimlerini niye taşıyoruz. Onların bir mezarları yok. Hangi çukurda hangi kimsesizler mezarlığında hangi toplu mezarlarda olduğunu bilmiyoruz. Onun için biz nereye gideceğimiz bilmiyoruz. Bize de bir mezar taşı gösterin biz de karanfillerimizi o mezarlara bırakalım. Kayıplarımız bulunana kadar onların hesabını soracağız. Biz sevdiklerimizden ve yakınlarımızı aramaktan asla vazgeçmiyoruz.”