Gazi Katliamı’nın 30. Yılı: Devlet Şiddeti, Toplumsal Hafıza ve Adaletsizliğin İzleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

12 Mart 1995’te İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde yaşananlar, Türkiye’nin yakın tarihinde devlet şiddetinin toplumsal muhalefeti bastırmak için nasıl kullanıldığının en çarpıcı örneklerinden biridir. Katliamın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, olayların failleri hala aydınlatılmamış, adalet sağlanmamış ve toplumsal hafızada derin yaralar bırakmıştır. Gazi Katliamı, sadece bir gecede yaşanan bir trajedi değil, aynı zamanda devletin şiddet mekanizmalarının toplumsal muhalefeti nasıl kontrol altına almaya çalıştığını gösteren sistematik bir sürecin parçasıdır.

Devlet Şiddetinin Sistematik Doğası

Gazi Katliamı’nın başlangıcı, kimliği belirsiz kişilerin Alevi inancına mensup vatandaşların toplumsal yaşam alanlarına yönelik silahlı saldırısıyla başladı. Ancak asıl trajedi, devletin güvenlik güçlerinin olaylara müdahale biçimiyle ortaya çıktı. Polis, protestoculara orantısız şiddet uygulayarak onlarca kişinin ölümüne ve yüzlerce kişinin yaralanmasına neden oldu. Sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi ve bölgenin askeri birliklerle kuşatılması, devletin şiddeti meşrulaştırma ve toplumsal direnişi kırma stratejisinin bir parçasıydı.

Bu süreçte, dönemin yetkililerinin açıklamaları da devlet şiddetinin nasıl meşrulaştırıldığını gösteriyordu. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın “Bin operasyon yaptık” sözleri, Başbakan Tansu Çiller’in “Vatan için kurşun yiyen de, atan da şereflidir” açıklaması ve İçişleri Bakanı Nahit Menteşe’nin “Polis silah kullanmadı” iddiası, devletin şiddeti nasıl normalleştirdiğini ve sorumluluktan kaçtığını ortaya koydu.

Toplumsal Hafıza ve Adaletsizlik

Gazi Katliamı’nın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, olayların failleri hala yargı önüne çıkarılmamıştır. Katliam sonrası açılan davada sadece 20 polis yargılandı ve bunlardan sadece ikisi ceza aldı. Üst düzey yetkililer ise hiçbir şekilde sorumlu tutulmadı. Bu durum, devletin kendi şiddet aygıtlarını koruma altına aldığını ve adaletin sağlanmasını engellediğini gösteriyor.

Gazi Mahallesi’nde yaşananlar, toplumsal hafızada derin izler bıraktı. Alevi toplumu, devletin şiddet politikalarına karşı direnişini sürdürürken, katliamın adaletsizliği de unutulmadı. Hasan Ocak’ın gözaltında kaybedilmesi ve cansız bedeninin bulunması, devletin insan hakları ihlallerinin ne kadar sistematik olduğunu bir kez daha gösterdi. Ocak’ın ailesinin ve kamuoyunun mücadelesi, devletin şiddet politikalarına karşı toplumsal direnişin sembolü haline geldi.

Gazi Katliamı’nın Günümüzdeki Yansımaları

Gazi Katliamı, sadece geçmişte yaşanmış bir olay değil, günümüzde de devam eden toplumsal adaletsizlik ve devlet şiddeti sorunlarının bir yansımasıdır. Türkiye’de Alevi toplumu, inançsal ve kültürel kimlikleri nedeniyle halen ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyor. Devletin şiddet mekanizmaları, toplumsal muhalefeti bastırmak için kullanılmaya devam ediyor.

30 yıl sonra Gazi Katliamı’nı anmak, sadece geçmişte yaşananları hatırlamak değil, aynı zamanda bugünün adaletsizliklerine karşı mücadele etmektir. Toplumsal hafıza, devletin şiddet politikalarına karşı direnişin bir aracı olarak önemini koruyor. Gazi Mahallesi’nde yaşananlar, adaletin sağlanması ve devletin şiddet mekanizmalarının demokratik bir şekilde denetlenmesi için verilen mücadelenin bir parçasıdır.

Sonuç: Adalet ve Hesap Verebilirlik İçin Mücadele

Gazi Katliamı’nın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen, olayların failleri hala aydınlatılmamış ve adalet sağlanmamıştır. Bu durum, devletin şiddet politikalarının ne kadar derin ve sistematik olduğunu gösteriyor. Toplumsal hafıza, adaletsizliğe karşı direnişin bir aracı olarak önemini korurken, Gazi Mahallesi’nde yaşananlar, devletin şiddet mekanizmalarına karşı mücadelenin sembolü haline geldi.

Gazi Katliamı’nın 30. yılında, adaletin sağlanması ve devletin şiddet politikalarının sorgulanması için verilen mücadele devam ediyor. Bu mücadele, sadece geçmişte yaşananların hesabını sormak değil, aynı zamanda bugünün adaletsizliklerine karşı direnmek anlamına geliyor. Gazi Mahallesi’nde yaşananlar, toplumsal adalet ve eşitlik mücadelesinin bir parçası olarak hafızalarda yaşamaya devam edecek.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.