Ali Geçgel
Bakın bunu tasfiyeci revizyonistler nasıl yapıyor? Proleterya devleti ve proletarya diktatörlüğünün yerine “proleterya ve emekçilerin demokrasisi.” Ne kadar ” iyi niyetli” bir seçim değil mi ? (3. Kongre belgeleri. Sf 119)
Oysa Lenin komünist olmanın ölçüsü olarak proletarya diktatörlüğünü görüyor: “sadece sınıf mücadelesinin kabülünü, proleterya diktatörlüğünün kabulune kadar genişleten kişi marksistir. Marksistin sıradan küçük ( ve de büyük) burjuvadan en derin farkı bundan ibarettir.”(…) .( C.7. Sf. 44) yazıyor. Tasfiyeci revizyonistlerin bir başka hilesi sosyalizmde işçi sınıfının iktidarını paylaştırmalarıdır. Leninin tavrı ise çok nettir: “işçi sınıfı iktidarını hiç kimseyle paylaşmaz,”( age. 36) PROLETARYA DİKTATÖRLÜĞÜNE TEK SINIF( İŞÇİ SINIFI) ÖNDERLİK EDER der.( C.10. Sf.188)
Tasfiyeci revizyonistlerin devrimci teorinin içini boşatmaya bir başka örnek:
Parti ve devlet kendisini hiç bir hukukla sınırlı olmadığı bir imparatorluk erki gibi ele alamaz….( III. Kongre belgeleri. Sf 110)
Leninin bu devimci teorinin içini boşaltılmasına tavrı çok nettir:” proleterya diktatörlüğü hiç bir yasaya bağlı olamaz( C.7. Sf.136) Şimdilik bu kadar diyerek , revizyonizmin ne olduğu ve devrimci teorinin içinin nasıl boşaltığını örneklerle göstermeye çalıştık.
Bu kadar ilkesizliğine karşın hala kendilerine “komünist” demeleri, sürecin devrimci teoriye kayıtsızlığından başka neyle açıklanır….
Yorumlar kapalı.